20 Ekim 2014 Pazartesi

Boz ada,Bozcaada

Altınoluktan kalktı otobüsümüz,kısa bir süre sonra Çanakkale il sınırlarına girdik.Ayvacık,Ezine,Geyikli..Ezine diyince peynir,Geyikli diyince aklıma Eyvah Eyvah filmi gelir.Eyvah Eyvahtaki favori sahnemin çekildiği yere gidebilmek isterdim doğrusu,hani şu tahta piknik masasının altında suların geçtiği,ağaçlı,huzurlu,dünya tatlısı yer..Neyse hayallerimden sıyrıldım.Geyikliden feribota bindik.İlk feribot seferim.Ufak gereksiz ayrıntılara takıldığım olur.O feribot sadece Bozcaadaya gittiğinden tek bilet almanız yeterli,gittikten sonra da istediğiniz zaman dönebiliyorsunuz.

Feribot yaklaşırken adaya rehberimiz boz görünümden bahsediyordu.Bozdu ada evet.Bu ne ya buraya mı geldik,hiçbir şey yok burda hissiyatları içindeydik.Bu görünüme aldanmayın adanın arka tarafları bu kadar boz değil.Neyse indik,indikten az biraz sonra çay bahçeleri başlıyor iç kısımlara doğru.Bir güzel çayı içip,deniz sarsıntısını atlattıktan sonra ara sokaklarında gezinmeye başladık,Çiçek pastanesinin bademli sakızlı kurabiyesini yedik,o sakız kokusunun sokakta burnunuza çalınması kadar güzel bir şey olamaz,bunun dışında 2-3 çeşit harika kurabiyesi ve badem lokumu da şahaneydi.




Sonrasında şarap fabrikalarını gezdik.Malesef ki tatlarına bakamadık çünkü yasalara göre bir süredir şarap tadına bakmak yasakmış,şarap aldım nasıl bir şey aldım,ne aldım artık yıllar sonra bakıp göreceğim.
Bir sonraki durağımız da reçel tattıran yerler oldu.Her bir şeyin reçelini yapmışlar.Domates ve karpuzun reçelinin tadına baktım,şeker komasına girdim birer çay kaşığıyla düşünün ve tatlarının ayırt edemiyorsunuz,bu sebeple almadım.


Yol üzerinde her taraf bağ bahçe,konaklamak için uygun yerler de var.Ada camping çekti ilgimi.Bir alana yanyana çadırları koymuşlar belli imkanlar sağlıyorlar tabi ama en nihayetinde çadırda yatıyorsunuz bence harikaydı.Adanın bir bölümü bir iş adamının eline geçmiş ve otel yapacakmış söylentileri çalındı kulağımıza,kim olduğu ve ne zaman yapacağı bilinmiyormuş.

Ardında Ayazma manastırına gittik,hikayesini dinledik.Hiç girmiyorum hikayesine.Sonrasında ayazma plajına gittik.Ben altınoluk,akçayın deniz sularına soğuk derken,asıl soğuk suyun ne olduğunu orada gördüm.İliklerine kadar donmak ne demek hissediyorsunuz.Denizden çıkınca balıklarımızı denize karşı afiyetle yedik.

Burdan sonraki durağımız rüzgar gülleri oldu.Orada bir süre fotoğraf çektikten sonra yeniden merkezine gelip çınaraltı kafesinde bir damla sakızlı türk kahvesi içtik ki keyfine doyum olmaz,sandalyeleri çınar ağacının altına atmışlar,yerlisiyle bir güzel aynı atmosferde oturuyorsunuz.Ordan evimize kahvelerimizi de alıp,hediyelik eşyaların satıldığı dükkanlara koştuk ve anılarımıza anı kattık.


Ardından adanın renkli mimarisinin göstergesi olan evlerin önünde,yanında,içinde,kısacası her yerine girip çıkarak sokaklarında harika fotoğraflar yakaladık.

Bir Küçük Eylül meselesi filmini izleyin,adanın dediğim bir çok noktası burada mevcut.Adada çekilmiş daha çok film varmış,ben seyretmedim.Eylülde,bağ bozumu zamanında,adayı bir daha görmeyi çok istiyorum.Umarım sizlere de nasip olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder